19 Mart 2009 Perşembe
Dördüncü Yazı
Sandavıçlarımızı yediysek kaldığımız yerden devam edebiliriz :D
En son gökdelenlerde kalmıştık… Bu pembe bina Kaymak Center. Ben geldiğimden beri bu halde; inşaatı tamamlanmış olmasına rağmen daireler bomboş. Sadece sol tarafta Adidas mağazası ve binanın en üst katında Zanzi Bar var. Zanzi bara binanın yan tarafında bulunan ucuz işçilikten yapıldığını düşündüğüm şeffaf bir asansörle çıkıyorsunuz. Yükseklik korkum olmamasına rağmen bu asansöre binmek, beni tedirgin edebilir. Bu bina da böyle işte…
Neysa...
Hani demiştim ya burada bahis oyunu oynanan yerler de var diye… İşte bu onlardan biri… Mekanın dış tarafı eskiden camekandı fakat dışarıdan içerisi görünmesin diye olsa gerek mega boy, farklı türlerde yapışkanlarla camlar kapatılıyor. Sadece burası için değil, tüm bahis oynanan yerlerde bu var. 21 yaş sınırı da var. Resmi tıklayarak daha büyük halini görebilirsiniz.
Türkiye’de seçim olduğu zaman kısa bir müddet sonra burada da seçim oluyor: Nisan ayında yerel seçim var. Bayrakları reklam olmasın diye yakından çekmedim.
Her cuma ve cumartesi bir yerlerde mutlaka bir parti oluyor. Tema bulmakta zorlanmayan organizatörleri tebrik ediyorum. Örneklerden bazıları: “Exam Power Party” (Sınav haftasındaki partiler) teması sınavlar bittikten sonra “After Exam Party” temalı partiler oluyor. Sevgililer günü, kırmızı, ilkbahara merhaba, güle güle noel baba vs. :D
Anlamadığım tek şey bu afişlerin neden ingilizce yapıldığıdır.
"Çok alış,az veriş" sloganıyla karşınızdaaa :p
Mağusa’nın en büyük, Kıbrıs’ın sayılı süpermarketlerinden biri burası… Bir de şubeleri olan Lemar marketler zinciri var. Fiyatlar, müşteri kitlesi ve büyüklüğü göz önünde bulundurursak Astro’yu Carrefour’a, Lemar’ı ise Migros’lara benzetiyorum. :p
İçeri girelim…
Bu ürünler K.K.T.C bünyesinde üretilen kimyasal ürünlerden bazıları…
“Kıbrıs’ta çay ondan sorulur.” cümlesi yerinde bir tespit olacaktır. Kıbrıs’a gelip bu çaydan içmeyen var mı bilmiyorum. Kıbrıs’ta cafelerde, evlerde çay demleme adeti yok! Herkes sallama çay içiyor, sallama çayın başında da Twinings yer alıyor. Bergamut aromalı, oldukça hoş kokulu bir çay. Bunun kırmızısı var. Kutunun altında 5 adet yaprak sertlik derecesini gösteriyor. Sarı pakette 2 yaprak, yani yumuşak tadı gösterirken kırmızı pakette bu yaprak sayısı artıyor yani daha sert tadı oluyor. Neden? Çünkü kırmızı paket süt ilave ederek içmek isteyenler için… Sütlü çaya ön yargıyla yaklaşmayın… Ama önünüze gelen çaya da süt katmayın.
Bu da zattirikten bir çay işte… At ne alaka şimdi? Ha koy bir çay toplayan kız resmi, koy bir fincan ne biliyim… Bu çayı önceki yazımda hediyelik bölümünde anlatmıştım. Çok ucuz ve genelde çay demleyenler bu çayı normal içilebilen çaylarla harmanlayarak tüketiyor.
Soldan sağa: Oza, Con ve Alkan kahveleri. Bildiğimiz Türk kahveleri kadar sert tadı yok; iç içebildiğin kadar. Kıbrıs’ta Türk kahvesi, çaydan daha çok tüketiliyor.
Olay budur işte! :D Mezun olduğum zaman özleme ihtimali yüksek gıdalardan biri… Zwan bifleri…
Bif… Tavuk-hindi salamı gibi bir şey… Bunun da fiyatı uygun (3-4 TL), fakat domuz etli olanları da var; üzerine bakarak alıyoruz. Üzerindeki esmer hindiyi görmüşsünüzdür... Ambalaj üzerindeki mecaz anlamlı Turkey yazısı ise apayrı bir konu.
Peki bu kutu nasıl açılıyor? Kutunun üst kısmında anahtar gibi bir şey var. Bu anahtarı, hindi resminin üzerinden geçen çift satırlı hassas yerin bitimindeki çıkıntıyı yukarı kaldırarak takıyoruz ve kutunun etrafında döndüre döndüre açıyoruz.
Son olarak… Kandil günü kutlamalarda resmini çektiğim Fazıl Polat Paşa Camii resimleri ile dördüncü yazımızı noktalıyoruz.
Camii, üniversite (veya salamis) yolunun bitiş noktası. Üçüncü yazıdaki ilk fotoğrafın çekildiği yerden camiiye kadar olan yol yani. En modern caddesini anlatmaya çalıştım.
Beşinci yazı ne olur bilmiyorum.
Bak Bakalım:
alkan,
astro,
bif,
con,
fazıl polat paşa camii,
kaymak center,
mağusa,
oza,
pembe bina,
zanzi bar
17 Mart 2009 Salı
Üçüncü yazı
Haftanın ilk tatil gününe biraz geç uyanarak, aheste bir şekilde başladım. Ne yapsam diye düşünürken saatin öğleyi gösterdiğini görünce en iyisi günü Mağusa’da geçirmek olduğunu düşündüm. Lefkoşa’ya gitseydim Benjamin Button filmini izleme ve Lefkoşa’da güzel fotoğraflar çekme imkanım olacaktı ama olmadı.
Mağusa, turistik açıdan Kıbrıs’ın en zayıf şehirlerinden biri diye düşünüyorum. Daha doğrusu tanıtım eksikliği olduğu için herkes Girne’yi tercih ediyor… Mağusa’da Salamis Harabeleri, Suriçi, Otello kalesi gibi gezilebilir yerler var, fakat Girne sadece Marinası ve kalesinden ibaret aşırı derecede sıkış tepiş, küçük bir ilçe. Bu arada Kıbrıs’taki şehirler ilçe diye geçiyor. Her neyse kaldığımız yerden devam edelim…
Odada salak salak beklerken bir müddet sonra kılıfından çıkartıp duvardaki çivinin birine asarak dekor malzemesi haline getirdiğim tenis raketime bakarak tenis oynamaya karar verdim. Ful hazırlık yaptıktan sonra başladım yola koyulmaya… (Ev ile kampus yaklaşık 30 dakika ve ben senelerdir bu mesafeyi yürüyerek katediyorum.) Spor salonunun açık olması ümidiyle yapılan yürüyüşün sonunda varıyorum ve bugüne özel voleybol maçı olduğu için bir saat içinde kapanacağını öğreniyorum. Önümüzdeki haftadan itibaren düzenli olarak açık olacakmış… Kütüphane de daha tam açılamadı!? Kampus hala tatil havasından çıkamadı biliyor musunuz? Çok ilginçtir ki Türkiye’de öğrenciler eylem yaparken burada öğretim elemanları ve işçiler eylem yapıyor! Dersleri aksatıyorlar, dolayısıyla akademik takvim değişiyor ve ailemize daha az yük olabilmek adına, ucuz olsun diye erken rezervasyonla aldığımız uçak biletleri elimizde patlıyor!! Bir de açıklama yapanlar var: “Çocuklar bu durum sizinle ilgili değil, yönetim ile ilgili… he he…” Sağol be! Biz de kendimizi suçlu hissetmiştik ama şimdi böyle hissetmiyoruz. Aslında bizim de şöyle yapmamız lazım; tüm öğrenciler toplanıp bir amaç kuralım ve kendileriyle ilgili olmayan bir konuyla ilgili eylem yaparak sınavda boş kağıt verelim!!!
Öğrenci: Hocam otobüslerin ücretsiz olmasını istiyoruz, bundan dolayı sizin sınavınızda boş kağıt veriyoruz ama bunun sebebi siz değilsiniz!
Bu haftadan itibaren çok şükür her şey olması gereken saate kadar açık olacak… Mutluyuz… ;)
Neyse… Baktım ki squash salonuna girip antrenman yapamayacağım, dedim açık havada duvara karşı çalışayım. Her gün yaklaşık 2 saat yürümeme rağmen fazla spor yapmamışım ki ağaçların arasında olan tenis kortta spor yaptıkça akciğerlerimin yerini hissetmiş oldum. Uzun süre çamaşır suyu koklamak gibi bir şeydi… Tek başına fazla sarmadığı ve biraz yorulduğum için sıkıldım ve gözüme güzel bir çimenlik kestirerek başladım evde hazırladığım sandavıç*i yemeye… Bu eylemden sonra çimlerin üzerine uzanarak gözlerim kapalı, güneşe karşı dinlendim. İleride iş hayatına girdiğim zaman böyle bir fırsatı yakalamayacağımı düşünerek anın tadını çıkardım.
Dönüşte ise mezun olan arkadaşlarım aklıma geldi ve başladım çıkırt çıkırt fotoğraflar çekmeye… Hem görmemiş olanlar için de değişiklik olur… Mezun olan arkadaşlar: Kendinize iyi bakın, burada her şey aynı… ;)
Burası bizim kampusun çıkışı. Bu karşımıza çıkan cadde Salamis yolu diye geçiyor. Buradan çıkışta sola doğru ilerlersek Salamis Harabelerine ulaşırız. Cadde olarak isim ne bilmiyorum ama Lions Garden Caddesi de fena değil hani… Lions Garden Kıbrıs’ın en kral diskolarından biri… Şato gibi bir bina düşünün işte… Salamis yolu boyunca kırtasiye, cafe ve bahis oyunları oynanan yerler var. Cafelerin çoğu menülerinde kızartma koyuyor ve bazı öğrenciler bir güzel yiyor. Kızartma derken, bir restorana gittiğinizde illa ki patates kızartmasını yiyorsunuz… Tabağın bir yerine sıkıştırıyorlar ve ben buna sinir oluyorum.
Kırtasiyeler ise daha çok ders notu tutma alışkanlığını (hala) edinememiş öğrenciler tarafından besleniyor. Üzgünüm ama durum bu…
Bahis oyunları oynanan yerler ise yurt dışı merkezli, Türkiye’deki İddaa ların daha kurumsal ve çeşitli olanları.21 yaş sınırı var, giden var, gitmeyen var; gitmiyorum.
Burası eve dönüş yolu. Sağ tarafta görülen tel çit Birleşmiş Milettler’e ait arazi. Yol boyunca bu tel çitlere sürüne sürüne ilerliyorsunuz sonra bitiyor, yayıla yayıla yürüyorsunuz.
Mağusa’nın en prestijli mekanlarından birini görmektesiniz: Cappuccino… Bu sene açılan Gloria Jeans Coffee ciddi bir rakibi oldu. Ben fi tarihinde (ortaokuldayken) geldiğimde burası MADO’ydu ve daha güzeldi. Mezun olacağım ama hala buraya takılmadım, takılmayacağım da… Gidenlere lafım yok ama ben almayayım.
Yolda yürürken böyle mühendislik harikalarından birini görme şansım oldu. :p Şu çizgilerin ne kadar muntazam bir şekilde uzandığını görmemek mümkün değil.
İzmirli öğrencilerin çok olmasıyla beraber kumru kültürü buraya da gelmiş. Sandavıç nedir hiç yemedim… Ha bir de püsküvüt yemedim.
Gelişmişliğin göstergesi olarak düşünülen gökdelenler burada da yapılıyor. Burası teknolojik ürünler satan bir teknomarket. Çok yüksek değil mi? :D Peki akdeniz mimarisine uygun mudur veya şart mıdır?
Yolun devamı dördüncü yazıda…
Mağusa, turistik açıdan Kıbrıs’ın en zayıf şehirlerinden biri diye düşünüyorum. Daha doğrusu tanıtım eksikliği olduğu için herkes Girne’yi tercih ediyor… Mağusa’da Salamis Harabeleri, Suriçi, Otello kalesi gibi gezilebilir yerler var, fakat Girne sadece Marinası ve kalesinden ibaret aşırı derecede sıkış tepiş, küçük bir ilçe. Bu arada Kıbrıs’taki şehirler ilçe diye geçiyor. Her neyse kaldığımız yerden devam edelim…
Odada salak salak beklerken bir müddet sonra kılıfından çıkartıp duvardaki çivinin birine asarak dekor malzemesi haline getirdiğim tenis raketime bakarak tenis oynamaya karar verdim. Ful hazırlık yaptıktan sonra başladım yola koyulmaya… (Ev ile kampus yaklaşık 30 dakika ve ben senelerdir bu mesafeyi yürüyerek katediyorum.) Spor salonunun açık olması ümidiyle yapılan yürüyüşün sonunda varıyorum ve bugüne özel voleybol maçı olduğu için bir saat içinde kapanacağını öğreniyorum. Önümüzdeki haftadan itibaren düzenli olarak açık olacakmış… Kütüphane de daha tam açılamadı!? Kampus hala tatil havasından çıkamadı biliyor musunuz? Çok ilginçtir ki Türkiye’de öğrenciler eylem yaparken burada öğretim elemanları ve işçiler eylem yapıyor! Dersleri aksatıyorlar, dolayısıyla akademik takvim değişiyor ve ailemize daha az yük olabilmek adına, ucuz olsun diye erken rezervasyonla aldığımız uçak biletleri elimizde patlıyor!! Bir de açıklama yapanlar var: “Çocuklar bu durum sizinle ilgili değil, yönetim ile ilgili… he he…” Sağol be! Biz de kendimizi suçlu hissetmiştik ama şimdi böyle hissetmiyoruz. Aslında bizim de şöyle yapmamız lazım; tüm öğrenciler toplanıp bir amaç kuralım ve kendileriyle ilgili olmayan bir konuyla ilgili eylem yaparak sınavda boş kağıt verelim!!!
Öğrenci: Hocam otobüslerin ücretsiz olmasını istiyoruz, bundan dolayı sizin sınavınızda boş kağıt veriyoruz ama bunun sebebi siz değilsiniz!
Bu haftadan itibaren çok şükür her şey olması gereken saate kadar açık olacak… Mutluyuz… ;)
Neyse… Baktım ki squash salonuna girip antrenman yapamayacağım, dedim açık havada duvara karşı çalışayım. Her gün yaklaşık 2 saat yürümeme rağmen fazla spor yapmamışım ki ağaçların arasında olan tenis kortta spor yaptıkça akciğerlerimin yerini hissetmiş oldum. Uzun süre çamaşır suyu koklamak gibi bir şeydi… Tek başına fazla sarmadığı ve biraz yorulduğum için sıkıldım ve gözüme güzel bir çimenlik kestirerek başladım evde hazırladığım sandavıç*i yemeye… Bu eylemden sonra çimlerin üzerine uzanarak gözlerim kapalı, güneşe karşı dinlendim. İleride iş hayatına girdiğim zaman böyle bir fırsatı yakalamayacağımı düşünerek anın tadını çıkardım.
Dönüşte ise mezun olan arkadaşlarım aklıma geldi ve başladım çıkırt çıkırt fotoğraflar çekmeye… Hem görmemiş olanlar için de değişiklik olur… Mezun olan arkadaşlar: Kendinize iyi bakın, burada her şey aynı… ;)
Burası bizim kampusun çıkışı. Bu karşımıza çıkan cadde Salamis yolu diye geçiyor. Buradan çıkışta sola doğru ilerlersek Salamis Harabelerine ulaşırız. Cadde olarak isim ne bilmiyorum ama Lions Garden Caddesi de fena değil hani… Lions Garden Kıbrıs’ın en kral diskolarından biri… Şato gibi bir bina düşünün işte… Salamis yolu boyunca kırtasiye, cafe ve bahis oyunları oynanan yerler var. Cafelerin çoğu menülerinde kızartma koyuyor ve bazı öğrenciler bir güzel yiyor. Kızartma derken, bir restorana gittiğinizde illa ki patates kızartmasını yiyorsunuz… Tabağın bir yerine sıkıştırıyorlar ve ben buna sinir oluyorum.
Kırtasiyeler ise daha çok ders notu tutma alışkanlığını (hala) edinememiş öğrenciler tarafından besleniyor. Üzgünüm ama durum bu…
Bahis oyunları oynanan yerler ise yurt dışı merkezli, Türkiye’deki İddaa ların daha kurumsal ve çeşitli olanları.21 yaş sınırı var, giden var, gitmeyen var; gitmiyorum.
Burası eve dönüş yolu. Sağ tarafta görülen tel çit Birleşmiş Milettler’e ait arazi. Yol boyunca bu tel çitlere sürüne sürüne ilerliyorsunuz sonra bitiyor, yayıla yayıla yürüyorsunuz.
Mağusa’nın en prestijli mekanlarından birini görmektesiniz: Cappuccino… Bu sene açılan Gloria Jeans Coffee ciddi bir rakibi oldu. Ben fi tarihinde (ortaokuldayken) geldiğimde burası MADO’ydu ve daha güzeldi. Mezun olacağım ama hala buraya takılmadım, takılmayacağım da… Gidenlere lafım yok ama ben almayayım.
Yolda yürürken böyle mühendislik harikalarından birini görme şansım oldu. :p Şu çizgilerin ne kadar muntazam bir şekilde uzandığını görmemek mümkün değil.
İzmirli öğrencilerin çok olmasıyla beraber kumru kültürü buraya da gelmiş. Sandavıç nedir hiç yemedim… Ha bir de püsküvüt yemedim.
Gelişmişliğin göstergesi olarak düşünülen gökdelenler burada da yapılıyor. Burası teknolojik ürünler satan bir teknomarket. Çok yüksek değil mi? :D Peki akdeniz mimarisine uygun mudur veya şart mıdır?
Yolun devamı dördüncü yazıda…
13 Mart 2009 Cuma
İkinci yazı...
İlk yazıyı huzurlarınızda yayınladım, beğendiniz mi beğenmediniz mi bilmiyorum ama sıra ikinci yazıya geldi haberiniz olsun.
Her tatilde Türkiye'ye gidince bana sorulan bir takım sorular vardı. Baktım ki aynıları başka insanlar tarafından da soruluyor, ikinci yazıyı soru-cevap şeklinde yazayım dedim...
S:Kıbrıs’a pasaportla mı giriş yapılıyor?
C:Ne kadar süre kalacağına bağlı. Eğer turist olarak geliyorsan (10-15 gün, bilemedin 1 ay) pasaporta gerek yok, T.C. kimliğinle giriş yapabilirsin. Kimlikle giriş yapacaksan pasaport kontrolünde Kıbrıs’a girdiğin günü belirten bir kağıdı doldurup onaylatacaksın ve Kıbrıs’tan ayrılırken sakladığın bu kağıdı göstereceksin; bir nevi kullan-at pasaport. Öğrenci olarak giriyorsan en kısa sürede pasaport çıkartmak zorundasın. Bulunduğun şehirden veya Lefkoşa’daki büyükelçilikten… Öğrenci belgeni gerekli evraklarla birlikte götürdüğün zaman sadece pasaport defter ücretini ödeyerek pasaportunu alıyorsun. Geçerlilik tarihi bittiği zaman yeniletiyorsun ki bu işlem de ücretsiz.
S:Kıbrıs’a deniz yoluyla gelsem olur mu?
C:Neden olmasın? Ama nereden geldiğine bağlı; Adana veya Mersin-Taşucu bölgelerine yakınsan ekonomik olabilir. İstanbul, İzmir veya Ankara’dan geleceksen Mersin-Taşucu’na otobüsle geleceğini ve yolda yeme-içmeyi de hesaba katarsan uçak biletiyle aynı fiyata denk gelir, yol yorgunluğu da cabası.
S:Kıbrıslılar da Türkçe konuşuyor değil mi? (Kıbrıslılar hangi dili kullanıyorlar?)
C:Evet, buraya has bir şiveyle Türkçe konuşuyorlar. Tatil adası olduğu için İngilizce de yabana atılacak bir değil. Ada’da İngilizlerin de yaşadığı unutulmamalı.
S:Kıbrıs’ta ne var şimdi? (Kıbrıs’tan Türkiye’ye hediyelik veya değişik ne götürebiliriz?)
C: Farklı marka ve benzer kalitede yumuşak içimli Türk kahveleri: Con, Sultan ve Oza kahveleri.
Markasını bilmediğim, tahminen uzak doğu mucizesi, üzerinde at resmi olan ceylon çayları.
K.K.T.C. hatırası, uzak doğudan özenle getirilen fincan takımı- kül tabağı setleri, envai çeşit bambu tepsileri.
Buraya has anasonlu içecekler; aslan sütü yani…
S:Kıbrıs’tan istediğimiz kadar içki ve sigara getirebilir miyiz?
C:Diyelim ki evet, nasıl getireceksin hiç düşündün mü? 30 şişe rakı, 20 karton sigara… Kişisel uçağıyla gelenleri muaf tutuyorum, herkesin azami 20 kg bagaj, 5 kilo da el bagajı hakkı var; elbette hayır.
S: Kumarhaneler nasıl? (Sen hiç girdin mi?/ Kurpiyerler güzel mi? )
C:Öğrencilerin ve K.K.T.C. vatandaşlarının kumarhanelere girmeleri yasak.
S:Kıbrıs ucuz mu? (Sen nasıl geçiniyorsun?)
C:Türkiye’den daha pahalı. Bazı şeylerin fiyatı aynı o kadar. Arada pek bir uçurum yok fakat buradaki bir restoranda ödediğin hesapla Türkiye’de daha farklı bir masada oturabilirsin. Elektriğin en pahalı olduğu yerlerden biri! Bir elektrik sobası reklamında vardı hani elektrik faturası adamın arka cebini yakmıştı da kırmızı donu gözüküyordu… Burada don da yanabilir.
S:Kıbrıs’ta arabalar ucuzmuş doğru mu? (Ne aptal bir sorudur bu, ucuz desem gelip alacaksın sanki…)
C:Hayır ucuz değil, ucuz diye bilinen arabaların çoğu adı sanı duyulmamış uzak doğu arabaları. Zaten buradaki arabaların direksiyonu sağ tarafta.
S: Oraları şimdi-şubat ayında- nasıl sıcaktır… ( Kıbrıs’ta kışlar nasıl geçiyor?)
C:Buz gibi… Hatta daha da beter, ısıran bir soğuk oluyor. Havanın nemli olmasıyla beraber gündüz vakti güneş seni ve evleri ısıtmaya çalışsa da akşam bunun hesabını sana soruyor. Evler akdeniz tipi olduğu için soba borusu girişi yok. Kış kısa sürüyor diye kalorifer vb. sistem kullanılmıyor. En zengini bile elektrikli ısıtıcıyı yakmaya yanaşmıyor. Geriye tek bir şey kaldı: esanslı katalitik. Çoğunluk katalitik kullanıyor.
S:Sizin üniversiteyi YÖK tanıyor mu bari? ( Kıbrıs’taki üniversiteleri beğenmediği gibi kaç tane üniversite olduğunu da bilmiyor: Çamur at, izi kalsın.)
C:Tanımasa biz niye burada okuyalım?
S: Kıbrıs’ta hangi şehirler var?
C:Büyükten küçüğe doğru: Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt.
S:Türkiye’deki Kıbrıslı sanatçılar kimler?
C:Bildiklerim arasında Nil Burak, Işın Karaca, Ziynet Sali, Eylem.
S: Soruyu soranın kim olduğunu boşverin de soruya bakın: Kıbrıs’ın yüzölçümü ne kadar?
C: Hala bilmiyorum.
S: Turist olarak Kıbrıs’ta kaç gün kalmamı önerirsin?
C: Bir hafta yeterlidir. Denize girmeyeceksen ve aynı yerleri tekrar görmek istemiyorsan hızlı bir turla tüm adayı üç günde bitirebilirsin.
S:Kıbrıs’tayken neleri özlüyorsun?
C:Simit, demli çay, balık, döner, kebap, lahmacun, kokoreç, belediye otobüsü-dolmuş, pazar günü açık olan her yer, (bazen) kalabalıklar.
S:Kıbrıs’ta hangi kanalları seyrediyorsunuz?
C:İzleyen var mı bilmiyorum ama yerel kanallar uydudan da takip edilebiliyor, başta BRT ve Avrasya TV. Her evde çanak anten olduğu için Türkiye’deki uydularda hangi kanallar varsa aynıları burada da var. Hatta aylık ödemeli yayın yapan firmalar da var: Digiturk ve D-smarttan bahsediyorum. Fiyatları daha pahalı sanırım.
S:İnternet fiyatları nasıl?
C:Zengin öğrenci çok olduğu için ödemede sıkıntı çeken pek yok; internet de pahalı. Kablosuz, kablolu, KKTCELL connect kart vs. hepsi var. Geriye kalanlar(mesela ben) interneti sadece okuldaki bilgisayar lab.larında kullanıyor.
S:Kıbrıs’a tüp bebek yapmaya gelenler var?
C:O tüp bebek tedavisi değil. Adını tam bilmiyorum ama sperm aktarımı yapılıyor. Türkiye’de bu tedavi yöntemi yasal olmadığı için herkes buraya geliyor. Bakalım önce hangi hastane köşeyi dönecek?
S: KKTC’den Rum tarafına geçebilir miyim?
C:Sadece KKTC vatandaşları Türk tarafından Rum tarafına geçebiliyor. Diğer ülkenin vatandaşları Yunanistan üzerinden Rum tarafına geçiyor. Aynı durum T.C. vatandaşları için de geçerli; uçakla İstanbul-Atina seferi, oradan da Rum tarafına iniyorsun. Adaya Rum tarafından giriş yaparsan Türk tarafına girme imkanın var, daha sonra Kıbrıs’tan Rum tarafını kullanarak ayrılmak koşuluyla. Yani dönüşün de Rum tarafından Atina, oradan da İstanbul olacak şekilde.
Her tatilde Türkiye'ye gidince bana sorulan bir takım sorular vardı. Baktım ki aynıları başka insanlar tarafından da soruluyor, ikinci yazıyı soru-cevap şeklinde yazayım dedim...
S:Kıbrıs’a pasaportla mı giriş yapılıyor?
C:Ne kadar süre kalacağına bağlı. Eğer turist olarak geliyorsan (10-15 gün, bilemedin 1 ay) pasaporta gerek yok, T.C. kimliğinle giriş yapabilirsin. Kimlikle giriş yapacaksan pasaport kontrolünde Kıbrıs’a girdiğin günü belirten bir kağıdı doldurup onaylatacaksın ve Kıbrıs’tan ayrılırken sakladığın bu kağıdı göstereceksin; bir nevi kullan-at pasaport. Öğrenci olarak giriyorsan en kısa sürede pasaport çıkartmak zorundasın. Bulunduğun şehirden veya Lefkoşa’daki büyükelçilikten… Öğrenci belgeni gerekli evraklarla birlikte götürdüğün zaman sadece pasaport defter ücretini ödeyerek pasaportunu alıyorsun. Geçerlilik tarihi bittiği zaman yeniletiyorsun ki bu işlem de ücretsiz.
S:Kıbrıs’a deniz yoluyla gelsem olur mu?
C:Neden olmasın? Ama nereden geldiğine bağlı; Adana veya Mersin-Taşucu bölgelerine yakınsan ekonomik olabilir. İstanbul, İzmir veya Ankara’dan geleceksen Mersin-Taşucu’na otobüsle geleceğini ve yolda yeme-içmeyi de hesaba katarsan uçak biletiyle aynı fiyata denk gelir, yol yorgunluğu da cabası.
S:Kıbrıslılar da Türkçe konuşuyor değil mi? (Kıbrıslılar hangi dili kullanıyorlar?)
C:Evet, buraya has bir şiveyle Türkçe konuşuyorlar. Tatil adası olduğu için İngilizce de yabana atılacak bir değil. Ada’da İngilizlerin de yaşadığı unutulmamalı.
S:Kıbrıs’ta ne var şimdi? (Kıbrıs’tan Türkiye’ye hediyelik veya değişik ne götürebiliriz?)
C: Farklı marka ve benzer kalitede yumuşak içimli Türk kahveleri: Con, Sultan ve Oza kahveleri.
Markasını bilmediğim, tahminen uzak doğu mucizesi, üzerinde at resmi olan ceylon çayları.
K.K.T.C. hatırası, uzak doğudan özenle getirilen fincan takımı- kül tabağı setleri, envai çeşit bambu tepsileri.
Buraya has anasonlu içecekler; aslan sütü yani…
S:Kıbrıs’tan istediğimiz kadar içki ve sigara getirebilir miyiz?
C:Diyelim ki evet, nasıl getireceksin hiç düşündün mü? 30 şişe rakı, 20 karton sigara… Kişisel uçağıyla gelenleri muaf tutuyorum, herkesin azami 20 kg bagaj, 5 kilo da el bagajı hakkı var; elbette hayır.
S: Kumarhaneler nasıl? (Sen hiç girdin mi?/ Kurpiyerler güzel mi? )
C:Öğrencilerin ve K.K.T.C. vatandaşlarının kumarhanelere girmeleri yasak.
S:Kıbrıs ucuz mu? (Sen nasıl geçiniyorsun?)
C:Türkiye’den daha pahalı. Bazı şeylerin fiyatı aynı o kadar. Arada pek bir uçurum yok fakat buradaki bir restoranda ödediğin hesapla Türkiye’de daha farklı bir masada oturabilirsin. Elektriğin en pahalı olduğu yerlerden biri! Bir elektrik sobası reklamında vardı hani elektrik faturası adamın arka cebini yakmıştı da kırmızı donu gözüküyordu… Burada don da yanabilir.
S:Kıbrıs’ta arabalar ucuzmuş doğru mu? (Ne aptal bir sorudur bu, ucuz desem gelip alacaksın sanki…)
C:Hayır ucuz değil, ucuz diye bilinen arabaların çoğu adı sanı duyulmamış uzak doğu arabaları. Zaten buradaki arabaların direksiyonu sağ tarafta.
S: Oraları şimdi-şubat ayında- nasıl sıcaktır… ( Kıbrıs’ta kışlar nasıl geçiyor?)
C:Buz gibi… Hatta daha da beter, ısıran bir soğuk oluyor. Havanın nemli olmasıyla beraber gündüz vakti güneş seni ve evleri ısıtmaya çalışsa da akşam bunun hesabını sana soruyor. Evler akdeniz tipi olduğu için soba borusu girişi yok. Kış kısa sürüyor diye kalorifer vb. sistem kullanılmıyor. En zengini bile elektrikli ısıtıcıyı yakmaya yanaşmıyor. Geriye tek bir şey kaldı: esanslı katalitik. Çoğunluk katalitik kullanıyor.
S:Sizin üniversiteyi YÖK tanıyor mu bari? ( Kıbrıs’taki üniversiteleri beğenmediği gibi kaç tane üniversite olduğunu da bilmiyor: Çamur at, izi kalsın.)
C:Tanımasa biz niye burada okuyalım?
S: Kıbrıs’ta hangi şehirler var?
C:Büyükten küçüğe doğru: Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt.
S:Türkiye’deki Kıbrıslı sanatçılar kimler?
C:Bildiklerim arasında Nil Burak, Işın Karaca, Ziynet Sali, Eylem.
S: Soruyu soranın kim olduğunu boşverin de soruya bakın: Kıbrıs’ın yüzölçümü ne kadar?
C: Hala bilmiyorum.
S: Turist olarak Kıbrıs’ta kaç gün kalmamı önerirsin?
C: Bir hafta yeterlidir. Denize girmeyeceksen ve aynı yerleri tekrar görmek istemiyorsan hızlı bir turla tüm adayı üç günde bitirebilirsin.
S:Kıbrıs’tayken neleri özlüyorsun?
C:Simit, demli çay, balık, döner, kebap, lahmacun, kokoreç, belediye otobüsü-dolmuş, pazar günü açık olan her yer, (bazen) kalabalıklar.
S:Kıbrıs’ta hangi kanalları seyrediyorsunuz?
C:İzleyen var mı bilmiyorum ama yerel kanallar uydudan da takip edilebiliyor, başta BRT ve Avrasya TV. Her evde çanak anten olduğu için Türkiye’deki uydularda hangi kanallar varsa aynıları burada da var. Hatta aylık ödemeli yayın yapan firmalar da var: Digiturk ve D-smarttan bahsediyorum. Fiyatları daha pahalı sanırım.
S:İnternet fiyatları nasıl?
C:Zengin öğrenci çok olduğu için ödemede sıkıntı çeken pek yok; internet de pahalı. Kablosuz, kablolu, KKTCELL connect kart vs. hepsi var. Geriye kalanlar(mesela ben) interneti sadece okuldaki bilgisayar lab.larında kullanıyor.
S:Kıbrıs’a tüp bebek yapmaya gelenler var?
C:O tüp bebek tedavisi değil. Adını tam bilmiyorum ama sperm aktarımı yapılıyor. Türkiye’de bu tedavi yöntemi yasal olmadığı için herkes buraya geliyor. Bakalım önce hangi hastane köşeyi dönecek?
S: KKTC’den Rum tarafına geçebilir miyim?
C:Sadece KKTC vatandaşları Türk tarafından Rum tarafına geçebiliyor. Diğer ülkenin vatandaşları Yunanistan üzerinden Rum tarafına geçiyor. Aynı durum T.C. vatandaşları için de geçerli; uçakla İstanbul-Atina seferi, oradan da Rum tarafına iniyorsun. Adaya Rum tarafından giriş yaparsan Türk tarafına girme imkanın var, daha sonra Kıbrıs’tan Rum tarafını kullanarak ayrılmak koşuluyla. Yani dönüşün de Rum tarafından Atina, oradan da İstanbul olacak şekilde.
9 Mart 2009 Pazartesi
İlk yazı...
Herkese merhaba!
10 gün sonra, haftaya, az sonra, biraz daha diye diye tatili tükettim ve cumartesi gününü pazar gününe bağlayan gece Kıbrıs’a döndüm. Ya son dönemim ya da son senem… İlkini tercih ediyor ve umuyorum.
Blogun amacı, Kıbrıs’ı Türkiye’den gelen bir öğrencinin gözlemleriyle anlatmaktır.
İzmir’den yurtdışına çıkacak olan yolculara sesleniyorum: Eğer sizde de x bankasının herhangi bir kredi kartı varsa Millenium Lounge hizmetinden ücretsiz yararlanabiliyorsunuz. Pasaport kontrolünden hemen sonra karşıda duran görevli sizi aydınlatacaktır. Salonda ne var az çok tahmin ediyorsunuzdur: değişik türlerde, sınırsız yiyecek ve içecekler var. Burada ayılara rastlayabilirsiniz, korkmayın. Onlar sizden daha zengin oldukları için ikramları kendilerine özel zannediyorlar, evcildirler.
Kıbrıs’ta elimi kolumu sallayarak yürümeyi özlemişim. İstanbul’da havada kapılan cüzdanınızı Kıbrıs’ta yere düşse alan olmaz desem yeridir. Ben kaybettim, bulan arkadaş bölümde bir hocama vermişti. Kapkaççı - hırsız çok ender rastlanan meslek türleri. Anahtarı üzerinde bırakılan arabaları biliyorum; ertesi gün arabasını bıraktığı yerde bulan sahibi, bir sonraki gün yine arabayı kilitleme ihtiyacı hissetmeyebiliyor. Zemin katlarda parmaklıklar yok, bazılarımız kapıları kilitlemiyor. Kıbrıs’ta hırsızlık meşakkatli iş; arabayı çaldın diyelim, nereye götüreceksin? :D
Bugün Mevlid Kandili, ve bu dini günler Kıbrıs’ta da kutlanıyor. Üstelik dini günlerin hepsi tatil! Enteresandır ki böyle özel günlerde de havai fişek gösterilerine tanık oluyoruz. Ben pek bir anlam yükleyemedim ama beğenenler olabilir tabii ki. Görmüş olduğunuz fotoğraf Fazıl Polat Paşa Camii’deki kutlamalardan bir kare. Bu camiinin tek özelliği Mağusa’nın tek yeni camii olmasıdır. Diğeri ise Suriçi (Kaleiçi de diyebilirim) bölgesinde yer alan Lala Paşa Camii. Lala Paşa Camii çok eski ve dolayısıyla turistik bir camii. Bir gün sıra ona da gelecek.
10 gün sonra, haftaya, az sonra, biraz daha diye diye tatili tükettim ve cumartesi gününü pazar gününe bağlayan gece Kıbrıs’a döndüm. Ya son dönemim ya da son senem… İlkini tercih ediyor ve umuyorum.
Blogun amacı, Kıbrıs’ı Türkiye’den gelen bir öğrencinin gözlemleriyle anlatmaktır.
İzmir’den yurtdışına çıkacak olan yolculara sesleniyorum: Eğer sizde de x bankasının herhangi bir kredi kartı varsa Millenium Lounge hizmetinden ücretsiz yararlanabiliyorsunuz. Pasaport kontrolünden hemen sonra karşıda duran görevli sizi aydınlatacaktır. Salonda ne var az çok tahmin ediyorsunuzdur: değişik türlerde, sınırsız yiyecek ve içecekler var. Burada ayılara rastlayabilirsiniz, korkmayın. Onlar sizden daha zengin oldukları için ikramları kendilerine özel zannediyorlar, evcildirler.
Kıbrıs’ta elimi kolumu sallayarak yürümeyi özlemişim. İstanbul’da havada kapılan cüzdanınızı Kıbrıs’ta yere düşse alan olmaz desem yeridir. Ben kaybettim, bulan arkadaş bölümde bir hocama vermişti. Kapkaççı - hırsız çok ender rastlanan meslek türleri. Anahtarı üzerinde bırakılan arabaları biliyorum; ertesi gün arabasını bıraktığı yerde bulan sahibi, bir sonraki gün yine arabayı kilitleme ihtiyacı hissetmeyebiliyor. Zemin katlarda parmaklıklar yok, bazılarımız kapıları kilitlemiyor. Kıbrıs’ta hırsızlık meşakkatli iş; arabayı çaldın diyelim, nereye götüreceksin? :D
Bugün Mevlid Kandili, ve bu dini günler Kıbrıs’ta da kutlanıyor. Üstelik dini günlerin hepsi tatil! Enteresandır ki böyle özel günlerde de havai fişek gösterilerine tanık oluyoruz. Ben pek bir anlam yükleyemedim ama beğenenler olabilir tabii ki. Görmüş olduğunuz fotoğraf Fazıl Polat Paşa Camii’deki kutlamalardan bir kare. Bu camiinin tek özelliği Mağusa’nın tek yeni camii olmasıdır. Diğeri ise Suriçi (Kaleiçi de diyebilirim) bölgesinde yer alan Lala Paşa Camii. Lala Paşa Camii çok eski ve dolayısıyla turistik bir camii. Bir gün sıra ona da gelecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)