9 Mart 2009 Pazartesi

İlk yazı...

Herkese merhaba!
10 gün sonra, haftaya, az sonra, biraz daha diye diye tatili tükettim ve cumartesi gününü pazar gününe bağlayan gece Kıbrıs’a döndüm. Ya son dönemim ya da son senem… İlkini tercih ediyor ve umuyorum.
Blogun amacı, Kıbrıs’ı Türkiye’den gelen bir öğrencinin gözlemleriyle anlatmaktır.

İzmir’den yurtdışına çıkacak olan yolculara sesleniyorum: Eğer sizde de x bankasının herhangi bir kredi kartı varsa Millenium Lounge hizmetinden ücretsiz yararlanabiliyorsunuz. Pasaport kontrolünden hemen sonra karşıda duran görevli sizi aydınlatacaktır. Salonda ne var az çok tahmin ediyorsunuzdur: değişik türlerde, sınırsız yiyecek ve içecekler var. Burada ayılara rastlayabilirsiniz, korkmayın. Onlar sizden daha zengin oldukları için ikramları kendilerine özel zannediyorlar, evcildirler.
Kıbrıs’ta elimi kolumu sallayarak yürümeyi özlemişim. İstanbul’da havada kapılan cüzdanınızı Kıbrıs’ta yere düşse alan olmaz desem yeridir. Ben kaybettim, bulan arkadaş bölümde bir hocama vermişti. Kapkaççı - hırsız çok ender rastlanan meslek türleri. Anahtarı üzerinde bırakılan arabaları biliyorum; ertesi gün arabasını bıraktığı yerde bulan sahibi, bir sonraki gün yine arabayı kilitleme ihtiyacı hissetmeyebiliyor. Zemin katlarda parmaklıklar yok, bazılarımız kapıları kilitlemiyor. Kıbrıs’ta hırsızlık meşakkatli iş; arabayı çaldın diyelim, nereye götüreceksin? :D
Bugün Mevlid Kandili, ve bu dini günler Kıbrıs’ta da kutlanıyor. Üstelik dini günlerin hepsi tatil! Enteresandır ki böyle özel günlerde de havai fişek gösterilerine tanık oluyoruz. Ben pek bir anlam yükleyemedim ama beğenenler olabilir tabii ki. Görmüş olduğunuz fotoğraf Fazıl Polat Paşa Camii’deki kutlamalardan bir kare. Bu camiinin tek özelliği Mağusa’nın tek yeni camii olmasıdır. Diğeri ise Suriçi (Kaleiçi de diyebilirim) bölgesinde yer alan Lala Paşa Camii. Lala Paşa Camii çok eski ve dolayısıyla turistik bir camii. Bir gün sıra ona da gelecek.

Hiç yorum yok: