26 Nisan 2009 Pazar

Ver elini Girne !

Girne’den bahsediyorum. Ne özelliği olduğunu hala anlayamadığım Kıbrıs’ın en güzel ve en turistik yeri olarak adlandırılan bu şehri bir türlü sevemedim gitti.
Mağusa’dan nasıl gidilir? Kombos ile gidilir. Telefonla rezervasyon yaptırdıktan sonra 10 lira vererek yaklaşık bir buçuk saatte Girne’ye ulaşırsınız. Arabalar konforludur ve yolcuya değer verirler. Lefkoşa-Mağusa dolmuşlarındaki sıra dışı biletleme sistemi de yok.
Girne’ye geldik peki ne yapacağız? Önce tüylerimize hakim olacağız. Zira herhangi bir esnaf tarafından yolunabiliriz. Burası başka bir cumhuriyet; ne Lefkoşa’ya benziyor ne de Mağusa’ya. Simit Dünyası ( Türkiye’deki Simit Sarayı) her yerde aynı fiyat politikasını güden bir kuruluş olması gerekirken, Mağusa’daki şubesi ile Girne şubesinde farklı fiyatlar söz konusu. Sebebini sorduğumda ise canım ülkemin kırsal kesiminden gelen kardeşimiz altın dişeri ile: “ Eee burası Girne, olacak o kadar hı hı :D” cevabını veriyor.
Başka yere gitsek de fiyatlar kesinlikle öğrenci kesimine hitap etmiyor; pahalı olduğu için değil, ederi fiyatına satılmadığı için. Evde sandviç hazırlayanlar el kaldırsın!
Mekanlarda domuz etli ürünler sunan yerleri de görürseniz şaşırmayın çünkü burası harbiden turistik. Hatta Türkiye’yi hiç bilmeyip, gitmeyip; Türkiye aktarmalı uçakla Kıbrıs’a gelen turistler bile var. Bence en güzeli tok karnına gitmek, ve sadece bir şeyler içmek. Kalan parayı da Girne kalesine ( Eveet, bildiniz) ve/veya Bellapais’e ( O kadar da uzun boylu değil) gitmek için değerlendirebilirsiniz. Tarihi yerlerde öğrenci indirimi yaptırmayı unutmayın.
Girne’de nerelere gitmeli? Girne Marina, Girne Kalesi, Bellapais, St. Hillaron Kalesi.
Ben Marina ve Girne Kalesi’ni tercih ettim. Bellapais ve diğeri, tabanvaya ciddi rakip olan taksimetreye mecbur ediyor. Ya zengin bir sevgili bulacaksınız, ya taksiyi dolduracaksınız ya da tabana kuvvet deyip yürüyeceksiniz.
Dalgakıranda yürüyerek Girne Kalesinin görkemli duvarlarını seyretmenizi, marinayı gün batımında gezmenizi, burada bir de kahve veya bira içmenizi ve mutlaka Girne Kalesini (marinanın bittiği yer, kaldı ki Girne zaten küçücük bir yer; vakit sıkıntısı yaşatmaz) görmenizi ısrarla öneririm. Girne bitti :D
Meraklısına bir tavsiyem daha var; marinanın arka kısmında dar sokaklar ve bitişik eski evleri görmenizi öneririm. Bu evlerden bazıları home cafe-bar-bistro olarak işletiliyor. Çalışma saatleri de kapının önünde yazıyor. Genelde 22:00 den sabaha (kendini kaybedene) kadar açık oluyor.

Bakalım siz Girne’yi beğenecek misiniz? Fotoğraflı anlatım kısmı:




İşte bahsettiğim marinadaki eğlence yerleri. Restoran, cafe, bar… Ne ararsan var. Bu yolun sonunda çok dik bir merdiven karşınıza çıkıyor, karşınıza çıkan bu merdiveni çıktığınız zaman (cümleye bak, çay demle) Girne Kalesi’ne ait gişeye ulaşıyorsunuz; bir çeşit kestirme yol.
Yok, ben bu karşıma çıkan merdivenden çıkmayacağım deyip düzlükte ilerlemeye devam ederseniz bu şaheseri yakından görme imkanını elde etmiş olacaksınız. Yanlış anlaşılmasın, fotoğrafı dalgakırandan çektim. Siz merdiveni es geçince bu şaheserin yanındaki yoldan ilerlemiş olacaksınız. Bu şaheser, bir zamanlar satılıktı. Bilirsiniz, bazıları alıcı olmasa da meraktan telefon açıp sorar kaç para diye, sonra fiyatı öğrenince yorumu telefonu kapatınca yapar. Ben kendimi bildim bileli bu şaheser burada durur ve sahibi hakkını bir türlü veremez.




Ara sokaklardan bir kesit: Horse shoe Bar. Bu sokaklardaki işletmelerin çoğu direkt veya dolaylı yoldan İngilizlere ait. Bu saatte kapalı, açılış saati 20:00 mış. Kapanış saati “sabaha kadar” olarak belirtilmiş.








Burası ise Merdivenli Yol Sokak. İsim bulamamışlar herhalde. En tepede görülen bankta oturarak denizi seyretmenizi öneririm. Resimi çektiğim yerin arkası binaların arasından denizi görüyor.

Ve karşınızda soldan sağa: Marina, dalgakıran. Fotoğrafın ayrıntılısını görmek için üzerini tıklamanız yeterli.



Peki bu fotoğrafı nereden çektim? Girne Kalesi’nden çektim…. Artık ne demek istediğimi anladınız :D

*BÖ2009 sonuçlandı. Yaklaşık 3000 oydan 10 tanesi hellim severlere ait. Ne sondan birinci olabildim (bu da beceridir) ne de baştan. Kazanan blog sahibine şimdiden tebrikler. :)